Sabra ve Şatilla Katliâmının izleri hâlâ taze
Sabra ve Şatilla katliâmında 800 ila 2 bin sivilin katledildiği belirtiliyor
Yeni Asya Gazetesi
Lübnan’da Sabra ve Şatilla Kampları’ndaki katliâmların izleri sokaklardan silinmiş ama, kurtulanlar 16 Eylül 1982 gecesi yaşananları en ince ayrıntısına kadar hatırlıyor. Naval Ebu Rudeyna, yaşananları anlatırken, “6 yaşındaydım. İsrailliler havayı aydınlatan fişekler attı. Ortalık gündüz gibi aydınlıktı. Bir Lübnanlı kadın milislerin hepimizi öldürmeye geldiğini haber verdi. Babam ona ‘sus çocukları korkutuyorsun’ dedi ama o ısrar etti. Çığlıklar ve ‘siz teröristsiniz, sizi yok edeceğiz’ diyen sesler duyduk” dedi.
Katliâmda aralarında babası, karnı deşilerek bebeği karnından çıkarılan hamile ablasının bulunduğu 16 akrabasını kaybeden Naval Ebu Rudeyna, “Uyuşturucu almışlardı, yerde şırıngalar görülüyordu. Her adım attığımızda cesetlerin üzerine basıyor ve her seferinde ya bir komşu ya da bir akraba görüyorduk” diye konuştu.
3 gün süren katliâmda 800 ila 2 bin sivilin katledildiği tahminleri yapılıyor. Katledilenlerin çoğu, üzerinde bugün tavukların gezindiği ve zaman zaman çiçek demetleri görülen toplu mezarlarda yatıyor. Anma törenleri ise uluslararası örgütlerin heyetlerinin katılımıyla bu hafta yapılıyor.
32 yaşındaki Mahmud El Saka, “Rastgele insanları öldürdüler, bebek yaştaki çocukları bile. Erkekleri bir duvarın önüne sıralayıp kurşuna diziyorlardı. İsrail tarafından kurulan Saad Haddad milisinden 2 adam sabah kapımızı çaldı, hepimizi çıplak ayaklarla dışarı çıkarttı, sokaklar ceset doluydu. Çukurların yanına gelince kadınları, erkekleri ve çocukları ayırdılar, kadınları zılgıt çekmeye zorladılar. Bizi bıraktılar, çığlıklar duyduk, sonra hiç... Babam ve amcamı hiç bulamadık” dedi.
Kurtulanlara göre, dönemin Savunma Bakanı Ariel Şaron yetkisindeki İsrail ordusu ve aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milis grubu “Lübnan Güçlerinin” lideri Elias Hubeyka, bu milislerin yaptıklarının sorumluluğunu paylaşıyor.
Katliâmda 14 yaşında olan Beriya, “Bize İsraillilerin sivillere bir şey yapmadığı söylendi ama biz kendi gözlerimizle gördük. Milisler bizi canlı canlı gömmek için bir çukura indirdi. Son dakikada bir İsrailli subay geldi ve milislere kadınlarla çocukları bırakmalarını emretti. Bizi almaya gelenler Lübnan Güçlerinin üniformasını giymişti ama emri veren Şaron’du. Şaron’u ve Lübnan Güçlerini suçluyoruz” diye konuştu.
Lübnan’da çalışma ve oturma şartları kesin kurallara bağlı olarak yaşayan, katliamdan kurtulanlar, suç mahallinde yaşamaya mahkum edilmişler ve günün birinde adaletin tecelli edeceğine inanıyorlar.
Elias Hubeyka, Ocak 2002’de evinin önünde düzenlenen saldırıda öldürüldü. İsrailli bir komisyon tarafından soruşturma geçiren ve 2001’de başbakan olduğu dönemde Belçika’da başlatılan adli süreç sırasında endişeli günler geçiren Ariel Şaron ise Ocak 2006’den beri derin bir komada bulunuyor.